Kaldığım semtin adı Jing An Si. Bugün tamamen tavaf ettim.
Kaç defa kayboldum bilmiyoum. Bir süre sonra saymayı unuttum. Doğru dürüst
kahvaltı yapayım, güne kuvvetle başlayayım istedim. Bütün kuvvetim, gücüm
sokaklar arasında bir yerlerde kaldı. Sarah, Wagas Restaurant var, American pancake
yapıyorlar, çok güzel kahvaltısı var dedi, çıktım yola.
Zaten benim başıma ne
gelirse bu yemenin derdinden gelecek.
Allahım, adım başı Wagas olduğunu söyledikleri yerde ben tam 4 saat
dolaşarak bulamadım ya! Kime sorsam, her
zamanki gibi havalara bakıp, ben yokmuşum
gibi davrandılar. Dil özürlü millet ben bir Çinlileri gördüm. Bir tane Allah’ın
kulu bilmez mi İngilizce anlamıyorum ki.
İnat ettim bulacağım diye, hiç bir şey alıp yemedim. Baktım
artık tabanlarıma kara sular indi, adım atacak halim kalmadı, neyseki
çantamdaki elmayı hatırladım. Oturdum kaldırımın kenarına elmamı yedim, biraz
kendime geldim tekrar başladım dolanmaya. Şu an bana sorun, sokak sokak size
tarif edeyim bu Shanghai’yın Jing An Si semtini. Neyse baktım dön dolan hep
aynı sokaklar, metroya binip bölge değiştireyim dedim. Metro hatları 14 tane
var. Her hattı numaralandırmışlar. 1’den
16’ya kadar. Toplamda 14 adet hat ama, 14 ve 15 numara yok. Neden? Bilmiyoum.
Olurda İngilizce bilen birine rastlarsam ilk işim sormak olacak.
Metro için
aşağı indiğinizde başka bir dünya ile karşılaşıryorsunuz, bildiğiniz alışveriş
merkezi gibi bir alan, siz nereye gidecekseniz işaretleri takip ediyorsunuz
ancak sağınız solunuz her yer mağaza. Bu arada her duraktaki çıkışlar da
numaralandırılmış. Bizim metroda nasıl ki çıkışa göre isim yazar, mesela;
Taksim Gezi Parkı çıkışı ya da Taksim Meydanı gibi, burada her çıkış
numaralandırılmış. Örneğin akşam Sarah ile West Hanjing Road durağında
buluşacağız ama 7 numaralı çıkışın önünde buluşalım diye sözleştik. Çünkü bazı
duraklarda 12, bazılarında 20 tane
farklı çıkış var. Bana çok mantıklı geldi. Diğer türlü ara ki bulasın nereden çıkacağını.
Metro 3 yuan, bu da 1 TL yapıyor. Hala öğrenci ücretine yolculuk yapıyorum yani :) Aşağıdaki resimlerden de görebileceğiniz gibi metro rayları açıkta değil. Metro durakta durunca önce vagonların kapıları açılıyor sonra platformdaki kapılar açılıyor. Böylece raylara birilerinin düşme ihtimali sıfıra indirilmiş oluyor.
Bizim buraları tavaf ettikten sonra Jing An Temple
durağından metroya bindim ve People’s Square durağından çıktım. People’s Square
pek ünlü bir meydanmış. Kocaman bir Parkı var. İnanılmaz yeşil, bahçeleri çok
güzel.
İçinde Barbarosa Restaurant’ta çok güzel bir yemek yedim. Yanda gördüğünüz mekan...
İçerisi de, servis de çok güzeldi. Normalde buradaki servis elemanları çok kaba
oluyorlar mekanlarda, ancak ilginçtir
buradakiler sevimliydi. Haa aklıma gelmişken, Çin’de hiç bir yerde bahşiş
verilmiyor. Kabalık oluyormuş bu. Zaten verdiğinizde de bir paraya bir de size
garip garip bakıyolar. Tam cimrilerin mekanı burası! Ye iç, hesabı öde çık. Zaten
yemeklere gelen hesaplar Türkiye ile kıyaslayınca cep harçlığı gibi geliyor.
Park’ta 2 saate yakın dolaştım ve yorulunca Sarah ile
buluşmama daha 1 saat olduğu için biraz kitap okuyayım dedim. Kindle’m yanımda
olduğundan hemen bir banka oturdum açtım tam okumaya başlayacağım, 85 yaşında
kadar bir Çinli bana yanaşıp İngilizce bilip bilmediğimi sordu. Mecburen evet
diyince, başladı sohbete. Anlattıklarından
İnşaat Mühendisi olduğunu öğrendim, adam bir de kartını çıkarıp gösterdi
üstelik Profesörmüş. Artık doğru mu
yalan mı bilemeyecğim belki de kendi bastırmıştır kartı. Gerçi sadece bir tane
olduğu içinmiş de bana vermedi o ayrı. Dediğine göre 10 yıl Amerika da yaşamış
bla bla bla. Bu Amerika’da anladım ki
İngilizce öğretmiyorlar ya da gidenler öğrenemiyorlar. Amerika’yı sevmememin
bir nedeni daha çıktı. Kardeşim 10 yıl bir insan orada kalır da nasıl öğrenemez
ki o dili. Adamın İngilizceyi dinleseniz değil 10 yıl sanki 10 gün kalmış.
Ancak o kadar konuşuyor. O konuşma ile beni davet etmediği de kalmadı, bir daha
Çin’e gidersem onu arayıp onda kalmamı istemesi de kalmadı. Adam bana külliyen
sallıyor gibi geldi, hiiiiççç o kadar cana yakın Çinli görmedim daha şimdiye
kadar. Pekin’de ilk gün gezerken turisttik meydanlarda sırıtan herkes hariç
tabii. Ama onlar da sadece sırıtıyorlardı, beni evlerine davet etmiyorlardı
sonuçta. Neyse ısrarla telefon numaramı istedi, olmadığını bu ülkede
telefonumun çalışmadığını söyledim. Asla
da yalan değildi! Geldim geleli
çalışmıyor kahrolası telefonum! Dönünce Vodafone’un benden çekeceği var!!!
Adam ısrarla kendi numarasını verdi, ben yanlış isim verdim, erkek arkadaşım
olduğunu ve arkadaşlarımla buluşacağm için artık ayrılmam gerektiğini söyledim
ve bildiğiniz kaçtım oradan. Takip etse beni , daha buluşacağıma var 1 saat.
Neyse onu da atlattım böylece ve dinlenmek için başka yer aradım. Sonra da
gittim İstiklal Caddesini buldum. Bildiğiniz İstiklal Caddesi. Adamdan kaçmak
için metroya girip Sarah ile buluşacağım West Nanjing Road durağına gittim. 7
numaralı çıkıştan bir çıktım karşımda İstiklal Caddesi! Aman ohh tanıdık bir
yerler dedim attım kendimi oraya. Gittim bir banka oturdum, hem dinlendim, hem kitap okudum biraz. Benim gittiğim yabancı şehirlerede bir yerleri mutlaka İstanbul'daki bir yerlere benzetme gibi bir sinir bozucu durumum var. Mesela Londra'daki Trafalgar Meydanı'na her zaman Eminönü Meydanı derim. Ayıp ediyorum biliyorum ama elimde değil :)
Size söylemiştim Çinli bir tane bile yakışıklı erkek göremediğimi. Gördüğüm tek yakışıklı Çinli bu panodakiydi. E zaten onu da artist yapmışlar :)
Zaman gelince Sarah’la buluşmaya gittim. Bir gün önce Ördek yemek
için sözleşmiştik. :) Söyledim size benim başıma ne gelirse bu Ördek’ten gelecek. Ama bu sefer olaysız geçti. Önce bir Roof
Bar’a gittik. En iyi Shanghai manzarası oradaymış. Ve görünce manzarayı anladım
ne demek istediğini.
Eh siz de görünce anlamışşınızdır sanırım. Bir an dünyanın
tepesindeyim sandım. Mavi ışıklı binanın arkasında karanlık olduğu için görülemeyen bir bina daha var ve halen yapım aşamasında. Önümüzdeki
sene bittiğinde dünyanın en yüksek ikinci binası olacakmış. Birincisi herkesin
bildiği gibi Dubai’de. Öndeki mavi ışıklı bina 100 katlı. Her sene o binada 100
katı merdivenle çıkma yarışı yapıyorlamış. Bu haftasonu yine yapılacakmış.
Seyretmeye gideceğiz çünkü Sarah’ın erkek arkadaşı da katılıyor. Şimdiye kadar ki rekor 100 katı 19 dakikada
çıkan birine aitmiş. Kim olduğunu bilmiyoruz ancak 19 dakikada çıkmış her
kimse. 20 ya da 30 kattan sonraki baş dönmesini nasıl durduruyorlar merak
ediyorum. Bir keresinde Sam’la beraber katları merdivenlerden çıkalım deyip
denemiştik Plaza’da. Yavaş yavaş çıkmıştık ve her şey gayet yolundaydı ancak
hızlı çıkacak olsak biliyorum ki baş dönmesi oluyor.
Nefis bir yemekti. Aslında herkesin bildiği gibi Çin mutfağı
biraz riskli. Yani ne yediğinizi gerçekten bilmeniz gerekiyor. Sarah ile damak tadımız aynı olduğu için
verdiğimiz siparişler ikimizin de çok beğendikleri oluyor genelde. Bu akşam
gittiğimiz mekan “Lao Beijing” yabancılar
arasında da çok popüler çünkü Shanghai’daki en iyi Geleneksel Pekin Ördeğini
yapıyorlar. O yüzden salonda ciddi sayıda Batılı da vardı. Ama hepsinin iş
yemeğinde oldukları çok belliydi. Erkeklerin çoğu takım elbiseli, masada
genellikle Çinli ve Batılı karışık gruplar vardı. Ve genelde hepsinin evrak
çantası vardı. Yani iş yemeğinde oldukları oldukça belliydi. Her ne için orada olurlarsa olsunlar bence o
nefis yemekleri tadan az sayıdaki şanslı kişilerdi hepsi.
Sonrasında elbette evimize geri döndük. Tembel tarafımıza
denk geldiği için taksiye bindik. Zaten ben bütün gün dolaştıktan sonra iki
adım daha atacak halde değildim.
Aklıma gelmişken bugün tüm seyahatlerimi seyahat kartıyla
yaptım. Bizdeki akbil gibi bir kart. Para yükledikten sonra, otobüs, metro,
feribot ve taksilerin hepsinde geçiyor. Takside de bu kartı kullanmak bana çok
kullanışlı geldi.
Yarın ki planım elbette yine kendimi dışarı atmak. Ama
geldiğimden beri hiç spor yapmadığım için öncelikle sabah bir kaç saati spora
ayırmayı düşünüyorum. Bu arada ara ara yaptığımız planlara yenisini ekliyoruz.
Mesela daha manikür ve pediküre gideceğiz. Pedikür yaparken ayak masajı da
yapıyorlar. Dükkanlarda inanılmaz manzaralara denk geliyorum. Tüm Batılılar yan
yana oturup ayak masajı yaptırıyorlar. Ama en büyük keyif masaja gidecek
olmamız. Tai masajı için şimdiden programımızı yaptık. Bu kadar dolaştıktan
sonra dinlenmek benim de hakkım :) Kıskandığınızı biliyorum! Hiç bir şeyi değilse bile kesinlikle masajı hayal
ettiğinize eminim. Hayatım boyunca bir kez denedim ve inanılmaz rahatlatıcı
buldum. Şimdi tekrar aynı tecrübeyi yaşayacağımı düşündükçe açıkçası mutlu
oluyorum.
Hatta şimdiden gevşedim
diyebilirim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder