Günün Sözü

Umut her daim vardır...

24 Ekim 2013 Perşembe

Kötüler sadece filmelerde mi var sandınız?

Doğrusunu söylemek gerekirse ben gerçekten bir dönem öyle sanıyordum. Yani hayatımdaki ilk kötü insan Dallas'taki JR'dı (nam-ı diğer Ceyar). Adam öyle kötülükler yapardı ki çocuk aklım işte, şaşar kalırdım... İnanamazdım. Eh, pek akıl özürlü sayılmadığım için, film ya bu, filmlerde böyle kötülükler yapılıyor diye aklıma da pek takmazdım. 

Şimdiki filmleri, dizileri seyredip oradaki kötülükleri görünce "JR sütten çıkma ak kaşıkmış, ne yapmış ki zavallıcık" diyorum. Kötülüğün de dozu gittikçe yükseliyor gördüğüm kadarıyla. 

İşte ben böyle sadece sinema perdesinde, televizyon canımda kötülükleri seyrederken hayretler için de kalıp, "ne kadar da abartılıyor, yok artık, bu kadar kötülük yapılacak, kimse de dur demeyecek, öyle mi?" diye çocukça bir saflıkta söyleniyorum.. Söyleniyordum! 

Şimdi kendime sıkça sorduğum soru "Sen kötülükleri sadece filmlerde mi oluyor sandın? Kötü karakterler sadece ekranda mı oluyor diye düşündün?" oluyor.

Çünkü etrafıma bakıyorum, bazen mecburen iletişimde olduğum insanları, olayları izliyorum, gerçekten ama gerçekten inanamıyorum. Şaşkınlık ve korku içindeyim. Kötü karakterler gerçek hayatın tam da içindeymiş. Hepinizin"sen de hayal aleminde yaşıyorsun herhalde" dediğinizi biliyorum. Hayal aleminde yaşamıyorum, elbette kötülük gerçek hayatın içinde, hepimiz gazetelerin 3. sayfalarından öyle veya böyle haberdarız. Ancak beni şaşırtan kötülüğün dozu! 

İnsanoğlu inanılmaz bir yaratık. 

Sokrates'in en önemli alıntılarından biri, insanlara söylediği "Kendini bil!" söylemidir. 

Sokrates "sorgulanmamış bir yaşamın yaşanmaya değmediğini "söylemiş. Ders kitaplarımdan öğreniyorum bunları. Öğreniyorum demek ne komik, değil mi? Aslında hali hazırda bildiğim, hissettiğim şeyleri tekrar ediyorum açıkçası.  

Dünyadaki pek çok sorun, insanın kendini bilme konusunda yetersiz kalmasından, böyle bir bilgi arayışını çoğunlukla ihmal etmiş olmasından ileri geliyor. Sokrates bunu bilmem kaç bin yıl önce düşünmüş, görmüş, söylemiş... Aradan geçen binlerce yılda değişiklik mi oldu? Kocaman bir HAYIR! 

İnsanların bazen aynaya baktıklarında ne gördüklerini merak ediyorum. Mesela nasıl bir kafadır ki ya da nasıl bir düşünce yapısıdır ki kendilerini kusursuz ve yaptıkları her kötü şeyi haklı görüyor oluyorlar. Öyle zavallıca davranıp, o kadar küçük düşünenler var ki, bazen ben de mi sorun, onlarda mı, ikilemde kalıyorum. Örneğin gücü kendinden daha güçlüye yetmediğinden sadece kendini iyi hissetmek için kendinden daha zayıfları ezmeye, onlarla saçma bir rekabete girenlere bir anlam veremiyorum. Kime, neyi ispatlama çabasındalar? 

Fakat maalesef, tıpkı "yok artık, bu kadarına kim susar ki, biri de dur demez mi?" diye hayıflandığım film sahnelerini yaşar oluyorum. Birileri dur demiyor, diyenler dışlanıyor, danışıklı dövüş arasında kalmış Don Kişotlara dönüşüyor... Sen istediğin kadar yel değirmenleriyle savaş, atı alan Üsküdar'ı geçiyor. 

Kötü davranma, kötü düşünme, kötü olmak, normal olmuş, sen istediğin kadar düşünceli, nazik, vicdanlı olmaya çalış tıpkı uzaydan gelmiş Superman gibi bir yaratık olarak algılanıyorsun insanlar arasında. Kabul etmiyorlar seni. Onlardan değilsen, onlarla değilsindir. 

Ben anladım ki kötülük insanların kriptonu. Zayıf düşüyorlar... Farkında değiller... Öyle küçülüyorlar, öyle ufalıyorlar ki, gözlerini bürüyen hırs nedeniyle göremiyorlar. Hani dedim ya, aynaya bakınca ne görüyorlar diye... Bence buğudan ve pustan gerçek görüntüye ulaşamıyorlar. Zaten o gerçek görüntüyü görseler, eminim kendileri de gördüklerinden hiç hoşlanmayacaklar...




     




2 yorum:

  1. Diline kalemine sağlık. Her kelimesine katılıyorum ve büyük bir zevkle paylaşıyorum..

    YanıtlaSil