Bazen siz de biri beni kurtarsa, boğuluyorum diyor musunuz?
Bu ülkeden, bu ülkedeki haksızlıktan, birilerinin "dur!" demeyişinden boğuluyorum... Kocaman bir İMDAT diyorum ama kimsenin umursadığı yok.
Buyrun tıklayın, siz de öğrenin durumu.
Çoğu kişiye komik gelecek konu benim için önemli. Çünkü bu ülkede, hiç bir karşılık almadan sürekli sövüşlendiğimi hissediyorum. Hiç bir şeyin bana getirisi yok. Taş ocağındaki mahkumlar gibiyim. Her gün kazma sallıyorum, karnımı bile doyuramıyorum. Ayağımda pranga var. İnanın var. Belki görünmüyor ama o taş ocağındaki mahkumlardan hiç bir farkım yok, inanın.
Aylar önce Başbakanlığın sitesinde halkın ulaşıp sorunlarını iletmesi gereken e-mail adresine gönderdiğim mail'e hala bir cevap çıkmadı. Ciddiye alınmadım sanırım. Aylar önce şikayet ettiğim kurum beni hala söğüşlemeye devam ediyor... Devlet sahip çıkıyor mu? Kocaman bir HAYIR!
O günkü duygularımda herhangi bir değişiklik var mı? Yine HAYIR! Her geçen gün katlanarak büyüyor içimdeki isyan duygusu. Anladım ben. Bu ülkede ne kadar suç işlersen o kadar kıymetlisin. Dürüst, doğru olmayacaksın. Hatta artık bu kelimeler aptallıkla eş anlamlı hale geldi neredeyse.
Gönderdiğim mail şu idi;
"Bugün dünyadaki en
adaletli ülkeyi bulup, bu ülkeyi terk etme kararındayım. Sizin bir bilginiz
varsa bununla ilgili en azından vatandaşınız olan bana ilk ve son bir iyilik
yapmış olursunuz. Nereye gideyim? Hangi ülkeyi tavsiye edersiniz? Tüm
kalbimle kesin kararlıyım hemen bugün başvuracağım.
Bu ülkenin insanından her geçen gün
biraz daha kahredip, biraz daha uzaklaşıyorum. Kendimizle ilgili
söyleyeceklerim muhtemelen size hakaret gelecek ve maalesef ki bununla ilgili
suçlanıp bir de başa bela almaktan korkuyorum. Bizi bu kadar korkak ve hakkını
arayamaz bir halk haline getirdiniz, teşekkür ederim.
Size basit gelecek konuya geleyim.
(Bugün artık zurnanın zırt dediği noktaya geldim ve sadece bundan söz
edebiliyorum. Aslında söz etmek istediklerimin sayısı azımsanacak gibi değil
ama dinleyecek yetkili bulabileceğim inancı olmadığı için sadece son yaşadığım
sorunu ele alıyorum.)
Elektriği özelleştirdiniz ama maalesef
ki kontrol etmeyi unuttunuz. Sayaçlarımız değişiyor. Sayaç parası adı altında
insanlardan para toplanıyor. (Size komik gelecek rakam bana büyük geliyor,
benim gibi bir çok kimseye büyük geliyor) Enerji Bakanı'nın 2014'ten itibaren
sayaç parası alınmayacağına dair söylemi muhtemelen BEDAŞ'In sahibini -her
kimse (sizin sayenizde)- harekete geçirdi ve süre dolmadan ne kadar insanı
söğüşleyebilirsem kardır mantalitesiyle, harekete geçirdi. Devletin Elektrik Kurumu nasıl özelleştiriliyor, bir anlayan varsa bana anlatsın!
Sayaçların değiştirilmesini ben
istemedim. Eski sayacım arızalı değildi. Sayaç değiştiğinden beri elektrik
faturam iki katına çıktı. Ben yalnız yaşayan, başına bir şey gelirse, çaresine
de kendisi bakması gerektiğine inanan, devletine zerre kadar güvenmeyen
bir kadınım. Kazancımın üçte birini vergi olarak ödüyorum. (Sadece
bordromdaki kesintiden söz ediyorum, diğer ödediğim vergilere girmeyeyim hiç)
Ödediğim vergilerin şimdiye kadar tek bir kuruş getirisini gördün mü?
HAYIR.
Her şeye susmaktan ve boyun eğmekten,
sesinizi çıkardığınız anda tepenize birilerinin binebileceğinden ve her şekilde
korumasız kalacağınızın hissettirilmesiyle dolu bir hayat yaşıyorum.
Ben bu devletten asla ama asla memnun
değilim. Şimdiye kadar ki ömrümde tek bir suç işlemedim, tek bir yanlış
yapmadım bu ülkeye karşı. Karşılığında hiç bir şey almadım da. Ne güven
hissi... Ne de başıma bir şey gelirse devletim var düşüncesi...
Üzgünüm ama, işe yaramaz, adaletsiz,
sadece kendini düşünen, bin bir hile ve açgözlülükle cebini dolduran, ikiyüzlü,
arsız ve inanılmaz derecede görgüsüz insanların yanında varsınız. Yapılan göz
kamaştırıcı "biz herkesin yanındayız" tarzı bir kaç ihtiyacı olanın
yanında görünme çabası, her kimse, PR için iyi olabileceğini düşündüğünü
söyleyen birine ait olmalı. Ama sempatiden ve gerçeklikten çok uzak. Maalesef
ki bu ülkede çok cahil olduğu için bu görüntüler onları etkiliyor olabilir
ancak gerçekçi ve objektif insanları sadece güldürüyor.
En baştaki koca koca adamlar bir bin
yalan ve sahtekarlıkla iş yaparken küçücük halkından ne beklersiniz? Bu koca
koca adamlara sadece Devlet adamlarını sokmuyorum, iş adamından, bürokratına,
sanatçısından, zenginine - kısacası elinde para varsa gücü de var- olan
insanların hepsinden söz ediyorum.
Bu kadar acınacak bir durumdayız.
"Paramız varsa, gücümüz var, adaleti de satın alırız" düşüncesi
herkesin kafasına yerleşiyor.
Bugün çok öfkeli ve ülkesinden iyice
sıtkı sıyrılmış biriyim. Bugün özellikle tüm haksızlık ve adaletsizlere karşı
gücü tükenmiş hisseden biriyim.
Beni bu hale, hiç bir şeyi kontrol
edemeyen ama parası varsa canının istediği her şeyi yapabilecek bir güruh
yaratan bu devlet -ülke- yöneticiler- ya da adı her ne ise, siz nasıl
isimlendirirsiniz bilemiyorum- getirdi.
Ben gerçekten ama gerçekten gitmek
istiyorum ve siz akıl verin bana. Nereye gideyim? Her şeyi biliyorsunuz bunu da
bilirsiniz. Deyin ki bana; "dünyanın şu ülkesinde bu tür şeyler olmuyor,
kontrol de var, adalet de var, herkes eşit ve bürokratik saçmalıklarla yılmadan
hakkını arayabiliyorsun, sen en iyisi oraya git" deyin inanın hemen yarın
eşyalarımı toplayıp başvuracağım oraya.
İnsanın, insan gibi hissetmek istemesi
bu kadar güç olmamalı. Adalet düşüncesi bu kadar ütopik olmamalı. Haksızlık bu
kadar yaygın ve aşina, dürüstlük ve hak arayışı bu kadar umutsuz görünmemeli.
Google'da arattığınızda Dünya'nın en
Adaletsiz ikinci ülkesiymişiz!!! Para sizde, güç sizde... Siz seversiniz bu
ülkeyi... Ben de o da yok, sevgim tükendi... Bilmek istiyorum, siz nereyi
tavsiye edersiniz acaba? Şimdiye kadar parmağınızı bile kıpırdatmadığınız bu
vatandaşınıza bir iyilik yapın artık. Bu da benim vatandaşlık hakkım
olsun. İlk ve son defa... Cevap bekliyorum. Ne adalet, ne hak, ne güvence hiç
bir şey alamadım, bari bir cevap alayım."
Birilerinin bana doğru dürüst cevap verebilmesini umuyorum. Ama bu ülkede "umut" denilen kelimeyi hala kullanmalı mıyız? onu da bilemiyorum!
Benimki tükendi çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder