Günün Sözü

Umut her daim vardır...

20 Şubat 2014 Perşembe

Kimbilir Kaç Kişi Sevdi Seni?




Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti,
Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru.
Ama bir kişi senin o gezginci ruhunu
Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi.

Yaşlanıp saçların ağardığında...

W.B. Yeats



7 Şubat 2014 Cuma

Kendi Sağlamamı yapıyorum

Adamım Sokrates demiş ki;

Sadece bir iyi vardır, bilgi ve sadece bir kötü vardır, cehalet. 



Ben Gallileo Galilei'yim Sizse Vatikan!

Gallileo "Kardeşim, içinde bulunduğumuz dünya yuvarlak! Azıcık kafanızı kullansanız, başınızı o gömdüğünüz kumdan çıkarıp kaldırsanız, siz de göreceksiniz de; bu inat niye ben anlamıyorum." demiş.

Yani tabi ki tam olarak bu kelimeleri kullanmamıştır da aşağı yukarı bunu demeye getirmiş.

Hee, karşısındakiler ne yapmış? Popolarının rahatlığı bozulmasın, başka da kimse gözünü açmasın, iktidar gücünü kaybetme tehlikesini bertaraf edelim, doğruları kimsenin bilmesine gerek yok, bu adam da çok konuşuyor diyerek, kurdukları saçma sapan mahkemelerle hükmü vermiş, adamcağızı dooğğruuu zindana sepetlemişler. Zaten çok da yaşamamış sonra... Kapatıldığı zindanda ölmüş.

Ne zaman başkalarının rahatını bozan gerçeklerden bahsetseniz ya da eylemler yapsanız aldığınız tepkiler Gallileo'ya gösterilenlerden farklı değil. Bu devirde Orta çağ mahkemesi yok elbette, ama zihniyet aynı... Ha gerçek karanlık bir hücreye kapatılmışsınız, ha düşünme yetiniz köreltilerek beyninizi karanlık hücreye çevirmişler çok da farkı yok aslında.  Orta çağ zihniyetindeki primatlar hala eylem halindeler anlayacağınız. 

Çoğu zaman gözlemlediğim durum şu ki; insanlar kendi yarattıkları yapay yalancı dünyalarında gerçeklerden uzak ve kabul etmez şekilde yaşıyorlar. Bazen şaşkınlık verici şekilde keşfediyorum ki; inanıyorlar!  O yapay dünyaya, yaptıkları eylemlerin haklılığına, tek doğruyu kendilerinin bildiğine, gerçekten inanıyorlar... Derinlerde bir yerde aslında çirkin bir kaşıntı gibi bir yerlerini tırmalayan minik dürtüler var ama dedim ya; eğer gerçekleri kabul ederseler rahatları bozulacağından, kafalarında yarattıkları dünya, iskambil kartlarıyla yapılmış kule gibi yıkılacağından inatla inkar ediyorlar. Kendilerine o gerçekleri gösteren, hatırlatan, söz eden ne varsa etraflarında hepsini yoklarmışçasına görmezden gelip sanki onlar hiç olmamış gibi davranabiliyorlar.  

Bu rahatlatıcı bir eylem aslında. Düşünsenize; kendinizi mükemmel bir yaratık olarak addedip sonra bunun tersini söyleyen her şeyi, herkesi inkar edip, kendinizden uzak tutup, bu inanca sarılabilirsiniz. Çevrenizde sizi bu şekliyle kabul edecek zeka yoksunu bir çok kişi bulabilirsiniz. İnanın bana bulursunuz! Çünkü o primat zekalılar maalesef etrafımızda o kadar çok ki, siz Gallileolar her defasında o zindana kapatılmaya mahkumsunuz... Bundan kaçış yok. Tek sebebi de "güç" denilen olgunun (aslında ben Power demeyi daha çok seviyorum  :) ) hasbelkader onların elinde olmasından kaynaklanıyor. 

Gallileo'yu düşünün. Zamanının en üstün zekalarından birine sahipti. Zeka özürlü bir kaç din adamının elinde bulunan güç nedeniyle, hayatının son bulduğu nokta hepimizin malumu. Kabul etmesi acı da olsa maalesef durum bu. 

Birileri güç peşinde koşar ve bu yolda her şey mübahtır düsturunda  hareketle sonunda elde eder, birileri sadece doğruların peşinde koşar ve gerçekleri sunmaya çalışır ama gelinen nokta da galip gelen her defasında Güç'tür. Güç her zaman yalanlar, yapaylıklar üzerine kurulur ve gerçeklerin olabildiği kadar uzağındadır. Bu yüzden de Gerçeğin kazanmasına asla izin vermez!

Bir gün tüm gerçekler yüzeye çıkacaktır... Bir gün tüm zindanlar bir daha var olmamacasına yok edilecektir ve elde sadece gerçekler kalacaktır. 

Ama bugün Ben ve benim gibiler Galileo Galilei'yiz, dünyanın geri kalanıysa Vatikan!