Günün Sözü

Umut her daim vardır...

20 Mart 2014 Perşembe

Duygularıma Tercüman Olmuş

Hürriyet'te Melike Karakaltal öyle güzel yazmış ki bugün. Duygularıma tercüman olmuş. O söz ettiklerinden öyle çok görüyorum ki, keşke onlar da kendilerini görebilseler diyorum.  

Buyrun okuyun. Eminim siz de hak vereceksiniz.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26039571.asp    




13 Mart 2014 Perşembe

Psikopatlığın Böylesi



O Merhamet'in senaristlerini bir bulursam, 10 yıllık psikiyatri tedavilerini ben karşılayacağım! Kardeşim bir insanın o güzelim diziye böyle bir final yazması için hakkaten psikopat olması lazım. 

Ülkede son zamanlarda olup bitenler bence insanların beyin kimyasını bozdu, herkes böyle saçmalamaya başladı.

İnsafınız kurusun! Olup biteni görmüyor musunuz? Kimsede ümit kalmadı, her geçen gün karalar bağladık, tünelin ucunda ışık görünecek beklentisini kaybedeli asırlar geçti... İnsanın birazcık ya.. minnacık...ufacık ümide ihtiyacı var. İyi olan...iyi olacak şeyleri duymaya, görmeye ihtiyacı var. Neden insanları ümitsizliğe, iyi giden hiç bir şey olmayacağına, mutlaka ve mutlaka kötü son olacağına inandırmaya çalışıyorsunuz? 

Sen git güzelim mutluluğun içine zıç! Kardeşim madem öldürecektin iki kızı da, bir çocuk neyine yetmiyordu da ikiz doğurtturdun? Sevincimiz ikiye katlandı dedik, YUHHH! dedirtecek bir son yazdın...  Madem kızı öldüreceksin niye hamile haberini de veriyorsun, daha mı çok can acısın, daha vurucu mu olayım diyorsun? Neyin aklıdır o? Nasıl bir kafadır? Ne yiyip, ne içiyorsun sen o kafa için? 

Psikopat mısın? Ruh hastası mısın? Mutluluk mu batıyor sana? Ağlamayı, ağlatmayı marifet mi sanıyorsun? İlla Arabesk mi olmak zorundasın? Nedir bu, anlayan beri gelsin bana da açıklasın? Nedir yani? Süper zekalılık mı kötü son yazmak? Zekasız! Hiç mi mutlu olmayalım? Gülmeyelim? İlla zırlayalım mı yani? 

De get... 

Olmadı bu! 

Olmadı işte! 

Gidin doğru düzgün bir son çekin gelin! 

İnsanın asabını bozmayın! Ayıptır, günahtır...   

10 Mart 2014 Pazartesi

Porsche Ayağa düştü...




Bundan çok değil 15-20 sene önce trafikte kafanızı nereye çevirseniz gözünüze bir Tofaş Şahin - Doğan çarpardı. Hatta bilirsiniz bu iki araba arasındaki benzerlikten dolayı bir geyik vardır; "Doğan kılıklı Şahin" diye. O araçlar mahalle delikanlıları tarafından modifiye edilirdi, altlarındaki sanki Şahin - Doğan değil de dersin bir Mustang, Ferrari, Porsche. O derece özenirler, toz kondurmazlardı arabalarına. 
Bir kaç gün önce fark ettiğim gerçek... Kardeşim İstanbul trafiğinde başımı nereye çevirsem gözüme Porsche çarpıyor. Doğan, Şahin klasmanına düşmüş yani. Memlekette ya hakikaten bilmediğimiz kadar çok zengin var yada bu araçlar bilmediğimiz kadar ucuza satılıyor zahir. Önüne gelen almış, duyan almış... 

Asıl sinir bozucu olanı şu ki; çocukluğumdan beri en büyük hayalim yarım saat de olsa bir gün şöyle cillop gibi bir Porsche kullanmaktı. Hatta parayla değil mi, hiç bir şey yapamıyorsam bir günlüğüne kiralarım yine hayalimi gerçekleştiririm diyordum. Çünkü gerçek şu ki; ömrüm sonuna kadar çalışıp, yemeyip içmeyip biriktirsem, bende o arabayı alacak para olmaz. Ancak hayal kurarsın öyle.

Ayıptır, günahtır... İnsanın hayalleriyle böyle oynanmaz! Hayal kırıklığım dibe vurmuş durumda. Porsche ayağa düşmüş, daha ne kullanacağım. Ha Şahin kullanmışsın, ha Porsche hiç bir anlamı yok artık. 10 sene de bir gördüğün - o da denk gelirse - vaaayy deyip ağzından sular akarak baktığın araba her köşe başında gözüne çarpınca kendi kendime "La, ha Şahin ha Porsche ne farkı var ki dedim" 

Sonuç olarak İstanbul'un bu trafiğinde kadranı da dibe dayayamayacağına göre ancak Şahin'le kapışırsın iki ışık arası o kadar. Bir hayalim daha yıkıldı. :(   Yine ne varsa benim Şahin'de var... Allah eksikliğini göstermesin!