Günün Sözü

Umut her daim vardır...

10 Eylül 2013 Salı

Bir Aşk Hikayesi

Tamam, belki size biraz züppece gelecek ama ben Türk dizisi seyretmem. Öyle saatlerce bir şey demeden birbirlerinin yüzüne bakan tiplerin, zaman doldurmak için aynı sahneyi tekrar tekrar gösteren yönetmenin, reklam içinde dizi mi, dizi içinde reklam mı seyrettiğimi 15 dk sonra unutturan sürecin beni saatlerce ekran karşısına kilitlemesini istemem. O kadar vakitte yapılacak çoookkk şey var bu hayatta.

Ancak makul zamanlamayla yapılan, epey de ilginç olan yabancı dizileri seyrederim. Şükürler olsun, epey teknolojik bir çağdayız ve şükürler olsun internet denilen bir dünya var, istediğinizi çok rahatlıkla seyredebiliyorsunuz. Size keyif alabileceğiniz bir kaç dizi bilgisi vereceğim daha sonra.

Ancak tüm bu düşüncelerimi değiştiren, beni ekrana bağlayan, e epeyde salakça olduğunu bildiğim halde bile hala haz alarak zaman harcadığım tek dizi; Bir Aşk Hikayesi.

Olay şu şekilde gelişti.

Kafaca çok anlaştığım kuzenim bir kaç hafta evvel teyzemle beraber bana yemeğe geldi...

Teyzem öyle herkesin teyzesine benzemez. Hayatımın en güzel ilklerini onun sayesinde yaşadım. Ömrümün sonuna kadar unutamayacağım 18. yaş günümü onun sayesinde kutladım. İlk erkek arladaşımla onun sayesinde çıktım.  Annemle dahi konuşamadıklarımı onunla konuştum. Çocukluğumun en keyifli zamanlarını onun evinde geçirdim. İlk sinemam, ilk parfümüm, ilk gezmelerim hep onun sayesinde olmuştur. Küçük bir kız çocuğu için sihirli bir dünya olan çantasının içinden çıkmadım, bir çok makyaj malzemesini heba ettim, sesi çıkmadı. Bunun ne kadar sinir bozucu bir şey olduğunu da ancak ben teyze olduğumda öğrendim.

Bir araya gelince aklınıza gelebilecek her konuyu konuşuruz. Bu sıra derdimiz şöyle güzel bir aşk yaşamak... 29 yaşında dul kalan teyzem, aradan geçen 25 yıldan fazla zamanda, hayatın içinde ordan oraya savrulup bir aşk yaşamadığından, doğal olarak bazen “ahh şöyle güzel bir aşk olsa da bizim de başımıza gelse” cümlelerini sarf eder bizimle birlikte. Kızlar bir araya gelince ne yapar? Sizi yanıltmasın, benim etrafımdaki hatunlar bilinçlidir. Tek muhabbetimiz aşk değildir.  Erkeklerin kahvehanelerde  yaptığını yapıp biz de Türkiye’yi ya da dünyayı kurtarma planları bile yaparız.  Politika en baştaki konularımızdandır. Sıkı da tartışırız hani. Ama sıra aşk konusuna gelince,  şöyle içimizi çeker, “Bulamadık bir taş, yahu!” deriz hepimiz.

İşte kuzenin benimle de paylaştığı son keşfi. Korkut Ali... Allah’ım o ne bakıştır? O nasıl sevmektir? O nasıl bir yaratıktır?

Kuzen, “Korkut Ali’yi bir görmen lazım. Her hali başka güzel. Öfkesi de, sevmesi de, ağlaması da, kötülüğü de bambaşka” dedi konuşma esnasında. Mutlaka seyret diye tembihledi. Dizinin Kore dizisinden uyarlama olduğunu öğrenince ilk başta epey antipatik geldi. (Laf aramızda, İntikam berbat olmuş. Meraktan bir bakayım dedim 15 dk tahammül edemedim. Orjinali seyreden, Türk versiyonuna 15 dk katlanamaz. )  
Kuzen’in tavsiyelerini dikkate alırım. O da herşeye güzel demez, ince eler, sık dokur. Görüşleri önemlidir benim için. Bir bakayım ne menem bir diziymiş dedim. Deyiş o deyiş... Ben oldum müptela.  Haksızlık olmasın orjinalini de seyredeyim, değerledirmeyi doğru yapayım dedim. Denecek tek şey, ekibin ellerine sağlık, uyarlama da olsa süper olmuş. Hakkını vermişler.

Kuzen, duacınım... Gerçek dünyada yaşayamacağız da (Türk erkeklerinin danalıkları malum) “şöyle tadıyla bir aşk filmi seyredip, hayal kuralım bari” modunda imdadıma yetiştin.

Her kadının hayalidir güzel bir Aşk Hikayesi yaşamak... Bize de düşen, işte böyle güzel Bir Aşk Hikayesi izlemek... 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder