Günün Sözü

Umut her daim vardır...

29 Ağustos 2013 Perşembe

Bir Mobing Hikayesi


Kadınların bu ülkede yaşadıklarını her gün okuyoruz, görüyoruz, duyuyoruz... Sizce yeteri tepki veriliyor mu? Hiç sanmıyorum... Sanki insanlar 3. sınıf bir Hollywood filmi seyredermişçesine tepki veriyor. 3 dk sonra da unutuyorlar hepsini.


Her geçen gün umudum tükeniyor. Yaşananları, olanları insanların yok sayması, insanlığımdan utanmama yol açıyor. Para ve güç sahibi insanların, istedikleri gibi davranma özgürlüğünü sonsuz kullanması, gücü olmayanın, kendinden başka güvenecek, dayanacak kimsesi olmayanın, tüm bu şiddete maruz kalması uykularımı kaçırıyor... 
Uzun zamandır ben de onlardan biriyim.Onları anlıyorum, onları hissediyorum, onlarla aynı acıyı yaşıyorum. 

Bir arkadaşım, hayatının en kötü 3 yılını böyle bir şiddetle savaşarak geçirdi. İş yerinde patronunun mobing'ine maruz kaldı. Arkadaşımın hayatını kabuse çeviren adam, Saint Michell Fransız Lisesinin Müdürü Fransız Jacques Augereau, aleyhine açılan tüm davaları kaybetmesine rağmen hala görevinde duruyor ve hiç kimse hiç bir şey yapamıyor. 
Elin Fransızı bile bizden daha güçlü bu ülkede. Bizden daha çok hakkı var. Herhangi bir Türk Müdürüne taciz davası açılsa ve bu davayı kaybetse hemen görevden alınır, hayatı kararırdı. Ama biz kendi ülkemizde dahi bir yabancıdan daha aşağı sınıftayız. Kadınların yaşadığı zulmün sonu yok! Her durumda, hayatın her anında aşağılanan, hakkını alamayan, küçümsenen, değeri olmayan, sözlü, sopalı her türlü tacize, eziyete uğrayan hep kadın, hep kadın...  

Konu öyle kapsamlı ki; ne tarafından tutulur o bile insanı karmaşaya sürüklüyor. Toplumumuzda onlarca sınıftan kadın var. Her biri , farklı şekillerde tacize, aşağılanmaya uğruyor. Eğitimli kadın, ne güzel bir işi var çalışıyor dersin; iş yerinde erkekler tarafından mutlaka sözlü tacize uğramıştır. Köylü kadın desen babasından, kocasından, kardeşinden yediği dayağın hesabı yoktur. Akıllı okumuş kadın dersin, sırf zeki olduğu için kadın olmadığı söylenerek küçümsenmiştir. Bunun gibi örnekleri çoğaltıkça çoğaltırız. Ama ne benim burada sayfalar harcamaya gücüm var, ne de sizin oklumaya takatiniz kalır. Anlayacağınız kadınlar ağzıyla kuş tutsa yaranamazlar.    

Erkeklerin özellikle asla ve kata zeki kadına tahammülü yok. İlk başta hoşlarına gider gibi davranırlar. Ama eksiklikleri ortaya çıkmaya, kadının kendisinden daha üstün olduğunu anlamaya başladıkları an, sözlü ve aşağılamalı tacizler de başlar.Hem de doğrudan kadınlıklarına yapılan hakaretlerle. Bana söyleyin, kaç tane kadın bir erkeğe yatakta başarız olduğunu söyleyebilmiştir? Kaç erkeğin bunu duymaya cesareti var? Erkekler her açıkları, her eksiklikleri, her kötü tarafları için kadını suçlarlar. Öyle zavallı yaratıklar ki, aynaya baktıklarında kendilerini değil başka bir şahsı görürler, kendilerini sahiden o gördüğüne inandığı kişi sanırlar. Sahte bir hayatın içinde, sahte kimliklerle sırf egolarını tatmin etmek için kadını ezerler, küçümserler, aşağılarlar, döverler, söverler. Bunları yaşıyoruz, görüyoruz. 

Arkadaşım yaşladıkları nedeniyle hala kendine gelebilmiş değil. Üstelik destek yerine iftiraya uğruyor. Tipik başarısız olunca kadını karalama kampanyası. Çalışmaya korkan, aynı şeyleri yaşayacağını düşünen birine nasıl yardım edebilirsiniz? Ne deseniz o kişi kendisini daha iyi hisseder? İnsanın çaresiz kaldığı anlardan biri bu. 

Kendi adıma aynı şeyleri yaşadım. Bir çok sözlü tacize, aşağılanmaya, küçümsenmeye maruz kaldım. Kimse yardım etmedi. Gördüler, kabul ettiler ama yardım eli uzatan, ya da bunu yapan o yaratığa "Neden?" diye soran yok. Herkes biliyor ki; müdahale etse işinden olur. Susuyorlar... Herkes susuyor.

Kadın yok ediliyor. Çaresiz bırakılıyor. 

Herkes susuyor...      

    

1 yorum:

  1. Bunu yaşayanlardan biriyim. Seninle tamamen aynı fikirdeyim, ama buna dur!! diyecek kimse yok maalesef..

    YanıtlaSil