Dün öğlenden sonradan beri gülüyorum kendime. Ama özellikle akşam kanka'yla konuşurken kahkahalarımı koyverdim gitti.
Normal şartlarda çok fazla salaklık yapmam. Ortalama bir zekaya sahibim ama çabuk kavrarım olanı biteni. Dün bir çok şeyin bir araya gelmesinden dolayı o övündüğüm uyanıklığım sanki başka gezegene gitmişti.
Yurtdışındaki ofislerimizin birinde bulunan Müdürlerden biri, bazen internetten alışverişl yapar, bana da bilgi verir "internetten şunu şunu aldım, sizin adınıza merkeze gönderiyi yönlendiriyorum, aldığınızda gelen gidenle bana ulaştırabilir misiniz?" diye ricada bulunur. Genelde paketlerin üzerinde onun adı yazar, ikinci isim olarak benim ki. Ben de alınca bilirim ki onun. Birileri gidince gönderirim.
10-15 gün evvel ben de bir alışveriş yaptım internetten. Bir ayakkabı ve bir babet satın aldım ve gelmesini bekliyorum. Kargoyla gönderecekleri tarihin üzerinden 1 hafta geçti hala ortada benim paket yok. Bu arada hafta başı, bizim Müdür de geldi İstanbul'a. Bir ara bana "Yine bir sipariş verdim, gelince bana ulaştırır mısınız?" dedi. "Elbette" dedim ama aslına bakarsanız iş yoğunluğundan bu sefer çok üstünde durmadım. Aldığı şeyin muhteviyatını, nereden ne aldığını da söylemedi bu kez.
Dün aklıma geldi, ulaşması gereken ayakkabılarım hala gelmeyince internete girip şikayet mail'i yazdım ve bir gönderi neden bu kadar uzun sürüyor diye de biraz sert yaptım. Tam o sırada bizim ofis boy tam da benim beklediğim ölçülerde bir kargo paketiyle "Abla, bu sana gelmiş!" diyerek çıkageldi.
Haa bu arada tabii atlamamam lazım, bütün gün en büyük patronla bir konu nedeniyle sürekli irtibatta olmam gerekti, o da ayrı bir stress oluşturdu üzerimde. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bazı aile meseleleri ile ilgili bir kaç konuşma yapmak zorunda kaldım. Anlayacağınız kafamın bir dünya olması için her türlü malzeme bir araya geldi.
Bizim ofis boy tam benim şikayet mail'in üstüne paketle çıkagelince, "Ben de şimdi yazdım adamlara, tüh" dedim. Pakette sadece benim adım yazıyor. Doğal olarak kargo poşetini açtım. Bir kutu. Biraz hafif... Kendi kendime "Bunlar yanlışlık yaptılar sadece babeti gönderdiler galiba" diye sesli sesli konuşuyorum. Ofis boy tepemde dikiliyor. Paketi sallıyorum, ama anlayamıyorum bi şey. Kutuyu açtım. İçinde bir hediye paketi yapılmış ayrı bir kutu. Tam ayakkabı kutusu ölçülerinde. "Allah allah, ne diye hediye paketi yapmışlar ki?" dedim. Mecburen açtım.... Haydaaaa, içinden bir gömlek çıktı. "Bu ne şimdi?" diye birbirimize soruyoruz ofis boy'la. Çocuk zaten hiç bir şey anlamıyor. Ben ısrarla yanlış şey gönderdiklerini düşünüyorum. Kargo fişine bakıyorum, paketin içinden çıkan fişlere bakıyorum her yerde benim adım yazıyor ve ben bir anlam veremiyorum. "Ben bir şey almadım. Nereden çıktı bu şimdi? İşin yoksa iadesiyle falan uğraş" diye homurdanıp duruyorum. Mecburen fişin üzerindeki numarayı geri aradım.Yanlışlık yapmışsınız bla bla bla diye telefonda nasıl çemkiriyorum göndericilere... Yok sipariş numarasını takip et, şu, bu, derken, demesinler mi "Bilmem kim bey, size onu hediye yollamış!" Ben dank diye kaldım tabii. "Allah allah, ne alakası var, ne gereği var?" dedim ve suratım pancar gibi kıpkırmızı oldu.
Hayatta hiç sevmem hediye almayı. Ne diyeceğimi ve nasıl davranmam gerektiğini bilemem, beni o hale sokanlardan inanılmaz tilt olurum, o yüzden de mümkünse bana kimse hediye vermesin isterim. Bozulurum anlayacağınız. Telefonda böyle bir cevap alınca, ben de surat kıpkırmızı, mecbur aldım telefonu elime. Kendimce diyorum ki; "Bir kaç konuda yardım ettim ya, kendince nezaket gösteriyor!" Bana hediye gönderdiği için nasıl afilili bir teşekkür mesajı gönderdim anlatamam.
2 dakika geçmedi aradı kendisi... Hayatımda ilk defa birisi benden, bana hediye almadığı için özür diledi!! :)
Adamcağız ne mahçup! Meğer o gelen paket, kendisinin sipariş ettiği paketmiş! Paketleri biz karıştırınca, üzerinde de onun adı falan yazmayınca, bildiğiniz hediyeyi sahiplendim. Utancımdan sırtımdan ter boşandı.
Akşam eve gittim, kankaya olanı anlatıyorum, kahkahalarla gülüyoruz. Nasıl özürler dileniyor benden, keşke bana hediye alsaymış, keşke bana da gönderseymiş bir şey diye adam mahçup, ben kendi kendime gelin güvey oldum diye ayrı mahçupum. Hayatımda ilk defa biri, benden bu sebepten ötürü deli gibi özür diledi.
Bende ki arsızlığında sınırı yok yalnız. Zorla adama hediye aldıracağım kendim için!
Dedim ya normal şartlarda olayı hemen kavrarım. Aslında telefonda Müdürün adını bana söylediklerinde anlamam gerekirdi ona gelen paket olduğunu, ama nedense tüm olumsuz şartlar bir araya geldi ve bir akıl tutulması yaşadım.
Akşam kankaya da dediğim gibi; Salaklığıma doymayayım! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder