Bundan çok değil 15-20 sene önce trafikte kafanızı nereye çevirseniz gözünüze bir Tofaş Şahin - Doğan çarpardı. Hatta bilirsiniz bu iki araba arasındaki benzerlikten dolayı bir geyik vardır; "Doğan kılıklı Şahin" diye. O araçlar mahalle delikanlıları tarafından modifiye edilirdi, altlarındaki sanki Şahin - Doğan değil de dersin bir Mustang, Ferrari, Porsche. O derece özenirler, toz kondurmazlardı arabalarına.
Bir kaç gün önce fark ettiğim gerçek... Kardeşim İstanbul trafiğinde başımı nereye çevirsem gözüme Porsche çarpıyor. Doğan, Şahin klasmanına düşmüş yani. Memlekette ya hakikaten bilmediğimiz kadar çok zengin var yada bu araçlar bilmediğimiz kadar ucuza satılıyor zahir. Önüne gelen almış, duyan almış...
Asıl sinir bozucu olanı şu ki; çocukluğumdan beri en büyük hayalim yarım saat de olsa bir gün şöyle cillop gibi bir Porsche kullanmaktı. Hatta parayla değil mi, hiç bir şey yapamıyorsam bir günlüğüne kiralarım yine hayalimi gerçekleştiririm diyordum. Çünkü gerçek şu ki; ömrüm sonuna kadar çalışıp, yemeyip içmeyip biriktirsem, bende o arabayı alacak para olmaz. Ancak hayal kurarsın öyle.
Ayıptır, günahtır... İnsanın hayalleriyle böyle oynanmaz! Hayal kırıklığım dibe vurmuş durumda. Porsche ayağa düşmüş, daha ne kullanacağım. Ha Şahin kullanmışsın, ha Porsche hiç bir anlamı yok artık. 10 sene de bir gördüğün - o da denk gelirse - vaaayy deyip ağzından sular akarak baktığın araba her köşe başında gözüne çarpınca kendi kendime "La, ha Şahin ha Porsche ne farkı var ki dedim"
Sonuç olarak İstanbul'un bu trafiğinde kadranı da dibe dayayamayacağına göre ancak Şahin'le kapışırsın iki ışık arası o kadar. Bir hayalim daha yıkıldı. :( Yine ne varsa benim Şahin'de var... Allah eksikliğini göstermesin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder